Avrupa Yakası'nı HÂLÂ izliyor musunuz?

.
"Avrupa Yakası", ülkemizde pek alışık olmadığımız, "düzeyli, kaliteli" mizahın başlıca örneklerinden biri olarak başlamıştı. O ilk çıkış dönemlerindeki bölümleri izlemenin tadına doyum olmuyordu.

Sonraları ise, ülkemizde her konuda "kalitesizliğe" prim veren EZİCİ ÇOĞUNLUK, bu dizinin gidişini de maalesef olumsuz etkiledi. Biliyorum, şimdi "bu ne demek?" diyeceksiniz. Sadece ve sadece, işin gerçeği...

Dizide herşey çok düzgün ve düzeyli gitmekte iken, her nedense, "Gaffur" diye bir karakter eklendi. İşte bu nokta, bence sonun başlangıcı idi. Çünkü, ülkemizde çoğunluğu elinde bulunduran "kültürsüzlük" canavarı, artık bu diziye de el atacak demekti. Öyle de oldu.

O zamana kadar, Avrupa Yakası'nı herkes izlemezdi. Dizinin düzeyine paralel olarak, elit bir izleyici kitlesi vardı. Espriler, konular ("Selin" karakteri dışında - ki o da sonradan eklenmişti), kaliteli bir dizide olması gerekenlerin toplu bir ziyafeti gibiydi. Ama Gaffur ile birlikte, "rayting" kaygısının ağır bastığı görüldü. Gaffur, kültürsüz ÇOĞUNLUK tarafından çok sevildi. Bildiğiniz gibi, internette "Gaffur Sözleri" furyası başladı, mağazalarda pazarlarda "Gaffur pijamaları" kapış kapış gitti. Bu durumun sosyolojik ve psikolojik analizlerini uzmanlara bırakarak, biz dizideki gidişata bakarsak, şunları gördük:

Diziye sonradan eklenen her karakter (evet hepsi), gittikçe daha kötü tiplemeler ile, sanırım dizinin "halka indirilmesi" amacının ürünüydü. Önce Selin, sonra Burhan, sonra Gaffur, sonra Makbule, sonra Şahika... Kronolojik sıralamada hata yapmış olabilirim, ama diziye eklenen her yeni karakter, dizinin kalitesinden birşeyler aldı götürdü. Zaten amaçlanan da buydu. Şimdi dizinin çok daha fazla izleyicisi var, reytingleri eskisiyle kıyaslanamaz. Ama ne yazık ki, kalitesi de öyle...

Sonradan eklenen bu bozuk karakterlerin, izleyici ÇOĞUNLUĞU tarafından en çok sevilen, benimsenen tipler olmasına dikkat edin. Belki de şu anda siz bile, "amma da yaptın Selen, tam da sevilen karakterlere, sen bozuk karakter demişsin" diyorsunuz. Eğer öyleyse, sevinebilirsiniz, çünkü bu demektir ki, siz de çoğunluğa dahilsiniz, yani siz EZİCİ ÇOĞUNLUĞA sahip olan cepheye dahilsiniz. Ben ve benim gibi düşünenler de, AZINLIKTA olmanın EZİKLİĞİ ile, bu ülkede yuvarlanıp gidiyoruz...

Yine de bir düşünün: Bu dizilerde, Türkçeyi bozuk konuşan, esprileri düzeysiz, eğitim düzeyinin düşüklüğü ile gururlanan, görgüsüzlüğün temsilcisi olan karakterler (oyuncular değil, canlandırdıkları tipler) neden daha çok seviliyor?

Ben bu diziyi artık izleyemiyorum. "İzlemiyorum" değil, "izleyemiyorum". Reyting amacı ile, dizi ne kadar berbatlaştırılırsa, izlenme oranları o kadar yükseliyor. Bir ironi olarak, ben de diyorum ki: Bari izlemeyelim de, düzeyi daha fazla düşmesin...
— SelenX — zippy.forummum.net —

.
Evet, ben Avrupa Yakası'nı hâlâ izliyorum.
Ama artık zevk almadığımı söyleyebilirim.

Seyirciyi güldürmek için dilimizi katletmeyi komiklik sanmak, artık Avrupa Yakası'nda da iyice yaygınlaştı. Eskiden sadece Selin karakteriinin özelliği idi. Her kötü şeyin sevilmesi gibi, Selin'in de "Oha falan oldum" gibi sözleri, artık atasözlerimiz arasına girmişti.


Şimdi dizide bu görevi yerine getiren karakter sayısı iyice arttı. Ne mutlu bize...





.

.
Arkadaşlar, bu başlığı 2 Ekim 2008 tarihinde açmıştım.

Bugün, 12 Kasım 2008...
Az önce, "Avrupa Yakası" dizisinin başlangıcında çıkan yazılardan, RTÜK'ün bu diziye UYARI cezası verdiğini öğrendim. Cezanın gerekçesi ise özetle: "Türk dilinin düzgün kullanılmaması"...

Genelde, denetleyici ve cezalandırıcı kurumlara sempati duyulmaz, buna ben de dahilim. Ama, bu uygulamasından dolayı RTÜK'ü kutlamak istiyorum...

Dizi başladı, dizideki "Makbule" de, "Burhan" da, artık Türkçeyi bozuk kullanıp, bunu espri diye yutturmaya çalışma gayretinden vazgeçmiş görünüyorlar.

Televizyon kanallarındaki diğer yanlışlıkların da düzeltilmesi dileğiyle...