."Öğretmen tipleri" bölüm başlığını okuyunca, o kadar çok öğretmenim, resmi geçit yaptı ki zihnimde, burada saymaya kalkışmak bile çok zaman alır. Bu başlık bence çok iyi düşünülmüş. Ama, elbette bu bölümün çok iyi takip edilip kontrolünün sağlanması gerekir. Çünkü, öğrenci milletiyiz, bir öğretmenimizden zayıf not alınca, buraya gelip, sol yanağındaki benine kadar tarif ederek, kimliğini belirte belirte, burada resmen hakaret ederek, güzel bir şey yaptığımızı sanabiliriz. Sonra da mahkemelerle uğraşırken, internette "savcı ve hakim tipleri" diye siteler aramaya başlarız.
Neyse, ilk önce söz etmek istediğim öğretmen tipine geçmek istiyorum:
________________________________________________________
Yasadışı - Açıkgöz TipBunlar, kendilerini çok akıllı sanırlar. Akıllı olmakla, utanma duygusundan yoksun olmanın aynı şey olmadığını bunlara anlatmanın hiçbir yararı yoktur (
Bakınız: Link).
O kadar akıllıdırlar ki, plânlarına, daha çooook erken yaşlarda başlayıp,
"paralı özel ders talebi yüksek" olan bir branş seçmişlerdir. Bunlar genellikle, matematik, fen, yabancı dil vb dallarında görev yaparlar. Ama bu dallarda görev yapan namuslu ve karakter sahibi öğretmenlerin yüz karası olacak tiplerdir. Bu branşlarda görev yapmak da, paralı özel ders vermek de, ahlâka ve yasalara aykırı bir eylem değildir. Özel ders vermeyi
namusuyla yapan binlerce öğretmenimizi, konumuzun
dışında tuttuğumu özellikle belirtmek istiyorum.
Burada benim sözünü ettiğim tip, bu ders verme işini, yasaların men ettiği şekilde,
"konumunu kullanıp, şantajvari şekilde yapan" öğretmen tipidir.
Öncelikle, bu öğretmenlerimiz, dersine girdiği öğrencilere, hakettikleri notları
vermemekle işe başlarlar. Sonra da, gerek öğrencinin kendisine, gerek velisine söyledikleri söz aynıdır:
—"Bu çocuğun ÖZEL DERS ALMASI ŞART. Yoksa, bu durumuyla sınıfını geçemez. İşte notları ortada..."Evet, önce haksız not kırmaların ardından, ikinci aşamada
tehdit savrulmuştur ve
şantaj süreci artık başlamıştır. Bazı aileler, durumu hemen kavrayıp,
"peki hocam (ya da hocanım), lütfen siz özel ders verir misiniz, bizim bu haytaya?" diyerek, şantaja boyun eydiklerini, "üstü kapalı"(!) bir biçimde belirtirler.
Bazı aileler ise, daha safça düşünerek olaya yaklaşırlar:
"Ama, bu çocuk çok çalışıyor, önceki öğretmeninde/okulunda notları çok iyiydi" falan filan... Bu saf ailelerin de anlayacağı şekilde tehdit tekrarlanır. "Notları gittikçe düşüyor, sınıfta kalacağı kesin. Ben hangi konularda zayıf olduğunu biliyorum. Ama, benim saat ücretim çok yüksektir. Gerçi çocuğunuzdan kıymetli değil tabii ama, yine de siz bilirsiniz..." Sonunda onlar da yola getirilir.
Olayın üçüncü aşamasına böylece geçilmiş olur. Bu aşamanın adı, "
pazarlık" aşamasıdır. Haftada kaç saat
ders alırsa ve saat başına kaç
lira ödenirse, sınıfı geçmenin mümkün olacağı, gayet eğitimsel ve pedagojik (!) değerlendirmeler ile belirlenir. Haftada aldığı ders sayısı az olanın, notları da nispeten düşük olacaktır. Çünkü eğitimde kuraldır zaten: "Ne ekersen, onu biçersin", öyle değil mi ama?...
Uzatmıyorum...
Bu öğretmen tipi, büyük ihtimalle sizin okulunuzda da vardır.
"Aaaa, Selen bizim ..... hocayı tanıyor galiba!.. Hani geçenlerde yeni bir ev/araba/arsa daha alan ..... Hoca'yı..." diyorsanız, demek ki, bu tip öğretmen sizde de var. Allah işinizi rast getirsin.
Allah, Türk eğitimini bu tür öğretmenlerden korusun...
AMİİİN...
.